Merhaba, size hayat dersi vereceğim desem pek çoğunuz aman tanrım deyip uzaklaşırsınız değil mi? Vaaz verenler le ilham olanlar arasındaki ah o ince çizgi. Aslında kıyıda köşede kalmış Türkiye de basımı olmayan, her yerde bulamayacağınız bir kitaptan bahsedeceğim size, kitabımız: Elisabeth Kübler Ross,– David Kessler / Yaşam Dersleri
Evet bu profesör psikiyatrist ile yazar öyle tatlı tatlı konuşacaklar ki, onlar konuştukça bizim içimiz ısınacak, mutlu edecek, düşündürtecek sorgulatacak ama kesinlikle bir yol bulduracak. 14 dersten bahsetmişler hepsinin içi öyle dolu dolu olduğu için ve kitabı bulamayanlar için (bulunmuyor diyorum çünkü gerçekten şuan piyasada yok ) ben mümkün oldukça en yardımcı olacak alıntıları sizin için derliyor olacağım, iyi yaşam dersleri ? Ben çok heyecanlıyım başlayalım mı?
1ci derste bize ‘’Otantikliğin Gücü ‘’diyorlar ? (neymiş bu otantik ay çok otantik)
‘’Yaşamlarımız boyunca bu soruyu defalarca soruyoruz kendimize. Doğumla ölüm arasında yaşam dediğimiz bir deneyim olduğunu kesinlikle biliriz. Peki ama ben bu deneyim miyim yoksa bu deneyimi yaşayan mı? Ben bu beden miyim ? Kusurlarım mıyım? Bu hastalık mıyım ben? Bir anne, bankacı ,sekreter ya da spor meraklısı mıyım? Yetiştirilme biçimimin bir ürünü müyüm ? Değişebilir miyim ve yine de kendim olabilir miyim, yoksa taştan bir kalıp mıyım?’’
‘’ Bunların hiçbiri değilsiniz. Kuşkusuz kusurlarınız vardır ama bu kusurlar siz demek değildir .Bir hastalığınız olabilir ama siz size konulan tanı değilsiniz. Zengin olabilirsiniz ama siz kredi değerlendirmeniz değilsiniz. Siz, öz geçmişiniz, semtiniz, dereceleriniz, yanlışlarınız, bedeniniz, rolleriniz ya da başlıklarınız değilsiniz. Tüm bu şeyler siz değilsiniz, çünkü bunlar değişkendir. Açıklanması olanaksız olan ve değişmeyen, yaşla ,hastalıkla ya da koşullarla yitirilmeyen ya da değişikliğe uğramayan bir parçanız var .Birlikte doğduğunuz birlikte yaşadığınız ve birlikte öleceğiniz bir otantiklik var. Siz harikalarla dolu bir biçimde ,sadece sizsiniz.’’
Bir hikaye,
‘’Ölmekte olan bir kadına ‘’şu an kimsiniz ?’’diye sormuştum .Şöyle demişti: ‘’Sahip olduğum rollerin hepsi ,kendimi çok basit hissediyorum, başka bir çok insanın da yaşamış olabileceği bir hayat sürmüş bir kişi gibi hissediyorum kendimi. Benim yaşamımı başkasınınkinden farklı kılan şey neydi ?
Hastalığım sırasında farkına vardım şey gözlerim o kadar açtı ki: aslında benzersiz bir kişiyim. başka hiçbir kimse dünyayı tam da benimle aynı biçimde görmemiş ya da yaşamamıştır. Başka hiçbir kimsede bunu yapamayacak. Zamanın başından beri, zamanın sonuna kadar ,asla bir başka ben olmayacak.
Bu, kadın için olduğu kadar sizin için de doğru. Başka hiçbir Kimse size özel geçmişiniz ve başımıza gelen olaylarla dünyayı tam da sizinle aynı biçimde yaşamamıştır. Kim olduğunuz ,kavrayışın ötesinde, benzersizdir. Ama gerçekte kim olduğumuzu keşfedene dek benzersizliğimizi kutlamaya başlayamayız.’’
Peki nasıl keşfedeceğiz ? cevap şu soru ve pratikte olabilir mi?
‘’Arada bir ,genellikle bastırdığınız bir şeyleri yapmaya izin verin, ‘’garip’’ ya da yeni bir şeyler yapmayı deneyin. Kim olduğunuz konusunda bir şeyler öğrenebilir ya da kendinize ne yapmak istediğinizi sorabilirsiniz. Sonucuna bakmaksızın istediğiniz herhangi bir şey yapacak olsaydınız, bu ne olurdu? Bu soruya yanıtınız, kim olduğunuz ya da en azından size neyin engel olduğu konusunda çok şey gösterir. Yanıtınız, kendi özünüzü keşfetmeden önce üzerinde çalışacağız bir dersi ya da kendinizle ilgili olumsuz bir inancı işaret edebilir.’’
‘’Hırsızlık yapacağını söylerseniz yeterli derecede sahip olmadığınızdan korkuyor olabilirsiniz .
Yalan söyleyeceğinizi söylerseniz gerçek söylemeyi güvenli bulmuyor olabilirsiniz .
O anda sevmediğiniz birini seveceğinizi söylerseniz sevgiden korkuyor olabilirsiniz . ‘’ Gibi.:)
‘’Anne-babanız, toplumunuz, patronunuz ,öğretmeniniz çevrenizde olmasaydı, ne yapardınız? Kendinizi nasıl tanımlardınız? Tüm bu şeylerin altındaki kim? İşte gerçek siz’’
Bu rollerden soyunduktan sonra geriye kalan şey biz değil miyiz?
Bunlar üzerine biz biraz düşünelim, 2.derste görüşelim olur mu ?
Biz hepimiz ,sizinle biz, sadece bir miyiz?,
Sevgilerim(iz)le..
Nurcan Özkan